19 Nisan 2007 Perşembe


ÖNEMLİ HAVUÇ HASTALIKLARI
1. ALTERNARİA YAPRAK YANIKLIĞI - Alternaria dauci
2. KÜLLEME HASTALIĞI - Erysiphe polygoni
3.
KURŞUNİ KÜF HASTALIĞI - Botrytis cinerea
4. BEYAZ ÇÜRÜKLÜK HASTALIĞI - Sclerotinia scleratourum
5. CERCOSPORA YAPRAK YANIKLIĞI - Cercospora carotae
6. KRATER ÇÜRÜKLÜĞÜ - Rhizoctonia carotae


HAVUCUN BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ
· Havuç odunsu bir kök ve odunsu topak kısmından oluşur.
· Yabani ve iki yıllık bir bitkidir. İlk yıl, yaprak ve etli kök meydana gelir.İkinci yıl çiçeklenir ve tohumlarını oluşturduktan sonra ölür.
· Erkenci, orta erkenci, geçici ve yıllık çeşitleri vardır.
· Havucun çeşidi renk, şekil ve büyüklüğe göre değişir.
· Havuç üretimi ülkemizde en fazla Konya/Kaşınhanı - Ankara/Beypazarı yörelerinde yetiştirilir. Fakat Kaşınhanı üretimi resmi kayıtlara geçmemiştir.



ALTERNARİA YAPRAK YANIKLIĞI Alternaria dauci

GİRİŞ:
• Fungusun zararı olan Alternaria yaprak solgunluğu ilk olarak 1855 yılında Almanya’da tanımlanmıştır.
• Havuç yetiştirilen her alanda, özelliklede ılıman bölgelerde yaygındır.
• Alternaria, gelişimi için koşullar uygun ise havuçta ciddi zarar yaparken maydonozu da oldukça etkilemektedir .

BELİRTİLERİ:
• Havuçta, Alternaria’nın neden olduğu simptomlar Cercospora’ya benzemektedir. Lekeler düzensizdir ve ölü dokular koyu kahverengindedir.
• Küçük koyu kahve-siyah lekeler etraflarında sarı bir şerit ile yaprak kenarları boyunca bulunurlar. Lekelerin çapı ve sayısı artarak sonuçta yaprağı bütünüyle öldürebilirler.
• Ilık ve nemli havalarda, bu ölümler çok daha hızlı bir şekilde meydana gelir ve bitkilerde don zararı gibi gözlemlenir.
• Alternaria, fidelerde çökertene neden olmaktadır. Dolgun, sağlıklı kökler bu türden etkilenmemektedir ancak bu türün yakın akrabası olan Alternaria radicina köklerde siyah çürüklüğe neden olmaktadır.
• Kaşınhanı yöresinde Alternaria yaprak yanıklığı görülmektedir.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Patojen tohum içinde ya da üzerinde taşınabilir.
• Etmen, hastalıklı dokularda ve yabani konukçuları üzerinde kışlayabilir.
• Alternaria genellikle her sıcaklıkta spor oluşturabilmektedir.
• Enfekteli fideler, genellikle inokulum kaynağı olarak görev yapar.
• Fungus, kuru koşullarda havuç petiolleri üzerinde spor üretme yeteneğini muhafaza etmektedir ancak birbirini izleyen ıslak ve kuru koşullarda fungus ölmektedir.
• Sporlar ve miseller su, rüzgar, yağmur ya da mekanik etkenler ile yayılabilmektedir. Sporların az bir kısmı geceleri etrafa yayılsa da asıl yayılış sabah saat 8’den sonra yapraklar kuru, rutubet düşük, sıcaklık ve rüzgar hızı artarken olmaktadır.
• Rutubet, nem ve yağmur çimlenme için gereklidir.
• Gelişim, penetrasyon ve simptomların görülmesi için 8-16 gün gerekmektedir. Eğer ortamda rüzgar varsa simptomların gelişmesi için gerekli olan süre kısalmaktadır.
• Enfeksiyon için gerekli optimum sıcaklık değeri 28°C’dır.
• Fungus pek çok yerde bulunabilir ancak belirtileri sadece yeni yapraklar oluşmadan eskileri öldüğü zaman aşikar olarak görülür.

MÜCADELE:
• Temiz tohum kullanılmalıdır.
• Tohumlar, Thriam solüsyonunda (%2) 30°C sıcaklıkta 24 saat bekletilmelidir. Eğer bu işlem uygulanamıyor ise Thiram tohumlar üzerine serpilebilir.
• Maneb, Mancozeb, Chlorothalonil gibi fungusitlerin 3-4 sefer uygulanması ile hastalık kontrol altına alınabilir.
• Waltham Hi-Color, Orlando Gold ve Hi-Color9 Alternaria’ya karşı toleransı olan çeşitlerdir.

KÜLLEME HASTALIĞI Erysiphe polygoni

GİRİŞ:
• Etmenin Umbelliferae familyasında etkili altı biolojik formu bulunmaktadır.
• Külleme, oldukça yeni bir hastalıktır. İlk kez 1975 yılında California’ da rapor edilmiştir.

BELİRTİLERİ:
• İlk belirtiler keçemsi beyaz lekeler şeklinde başlar, birleşir, büyür.
• Enfekteli bitkilerde ki yaşlı yapraklar etmenin kirli beyaz renkteki miselyum, konidiofor ve sporları ile kaplıdır.
• Uçtaki genç yapraklarda küçük lekeler şeklindedir.
• Daha sonra bu lekeler birleşerek geniş alanlar meydana getirir ve sonuçta bu alanlar bütün yaprağı kaplar.
• Bitkilerde enfeksiyon şiddetli olsa bile sadece kloroz belirtileri gözlemlenir, nekroz meydana gelmez.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Fungus hastalıklı bitki artıklarında ve bulaşık bitkilerin yapraklarında kışı geçirir.
• Hastalıktan ilk olarak yaşlı havuçlar etkilenmektedir.
• Fungus için uygun koşullar, geceleri ya da sabah erken saatlerde en az 12 saat sis olduğu ve sıcaklık değerinin 13-32 °C arasında bir değer olduğu zaman gerçekleşir.
• Tarlada hastalık her yerde aynı anda çıkmaz. Ocaklar şeklinde görülür.
• İlk olarak enfeksiyon merkezlerindeki bitkilerde görülür. Bitki inokulum kaynağına ne kadar yakınsa o bölgelerde çıkış daha önce olur.
• Bunlara enfeksiyon ocakları denir.
MÜCADELE:
• Hastalıktan ari tohum kullanılmalıdır.
• Ayrıca maneb gibi fungisitlerin birkaç kez uygulanması ile küllemeden kaynaklanan kayıplar azaltılabilir.
• Ülkemizde havuç küllemesine karşı kükürtlü ilaçlar kullanılabilinir.
• Diğer küllemelere karşı kullanılan ilaçlar kullanılabilir.
• Bu hastalığa karşı toleranslı varyate bilinmemektedir.
• Külleme ilaçları kullanılırken yayıcı yapıştırıcı katılması gereklidir.

KURŞUNİ KÜF Botrytis cinerea

GİRİŞ:
• Fungus, dünya genelinde kurşuni çürüklüğe neden olmaktadır.
• Etmen genellikle, üç aydan daha fazla süre 0-6 °C sıcaklık değerleri arasında depolanan havuçlarda çürüklüğe neden olmaktadır.
• Bol sporlu ve tek hücrelidir.
• Botrytis, depoda konidilerinin hava ile yayılmasıyla birlikte bir havuçtan diğerine kolayca bulaşabilmektedir.
• Fungus, diğer daha düşük virülensliğe sahip fungusların neden oldukları lezyonları da ele geçirebilmektedir.
• Etmen bir depo patojeni olduğu kadar yaygın olarak tarlada geniş alanlarda da yaygındır.


BELİRTİLERİ:
• Lezyonlar, kökün çeşitli yerlerinde oluşabilse de kökün uç ve tepe kısımlarında daha yaygındırlar.
• Enfekteli dokular, ilk başta açık kahverengi ve sulu bir görünümdedir daha sonra enfekteli bölgeler sünger görünümünü alırlar.
• Hastalıklı dokularda ki havuç hücreleri birbirinden ayrılamaz ve bu dokular sonuçta derimsi bir yapı haline dönüşür.
• Lezyon yüzeyleri, grimsi-kahverengi konidiofor ve konidiler ile kaplanır.
• Uzun süreli depolama periyotlarında miseliyal yığınlar içinde siyah sklerotlar gelişebilir.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Botrytis toprak kaynaklıdır ve çoğunlukla primer inokulum kaynağını oluşturur.
• Kışı sklerot olarak geçirir.
• Enfeksiyon genellikle soğuk ve yağışlı havalarda meydana gelir.
• Enfekteli kökler depoya taşınabilir bunun sonucunda eğer sıcaklık ve rutubet durumu uygun ise sağlam olanlara da bulaşabilir. Depoda sekonder hastalık döngüsü havadaki konidiler vasıtasıyla olur.
• İnfeksiyon ve gelişim 2- 26°C arasında olurken maksimum çürüme 23°C sıcaklık değerinde meydana gelmektedir. Nem oranı %70-90’nın altına düştüğünde infeksiyon oranı da azalmaktadır,%70’in altında ise infeksiyon meydana gelmemektedir.
• Depolama süresi arttıkça havuç köklerinin Botrytis çürüklüğüne olan dayanıklılığı azalmaktadır ve köklerdeki çürüklük oranı artmaktadır.


MÜCADELE:
• Hasat ve depolama esnasında köklerin minimum tahribatına özen gösterilmelidir.
• Depoda 0°C civarındaki sıcaklık fungus gelişimini oldukça yavaşlatmaktadır.
• %75-85’den daha düşük nem oranı hastalık kontrolünde yardımcı olabilir ancak düşük rutubet uzun süre devam ederse köklerde aşırı bir büzülme meydana gelecektir. Depo çatısı kontrol edilmeli ve su sızdırması kesinlikle önlenmelidir.
• Özellikle sıcaklık ve rutubetin uygun olmadığı uzun süreli depolamalarda hasat sonrası thiabendazole, benomyl uygulaması kayıpları azaltmak bakımından önerilir.


BEYAZ ÇÜRÜKLÜK HASTALIĞI Sclerotinia sclerotiorum

GİRİŞ:
• Fungusun neden olduğu bu çürüklük sebze yetiştirilen alanlarda oldukça yaygındır.
• Sclerotinia türlerinin oldukça geniş konukçu kapsamları bulunmaktadır ve birçok sebze türü de bu kapsamda yer almaktadır. Birçok çiçek, çalı ve yabani ot bu hastalıktan etkilenmektedir.
• Hastalık, havuçlarda ilk olarak 1860 yılında Belçika’da rapor edilmiştir.
• Hastalık bütün sıcaklıklarda meydana gelmekle birlikte özellikle subtropikal bölgelerde yaygındır. Etmen çok ciddi olması ve hızlı yayılması dışında depoda da oldukça zararlıdır.

BELİRTİLERİ:
• Sclerotinia’nın neden olduğu lezyonlar karakteristik olup enfekteli bölgelerin üst yüzeyinde pamuksu beyaz miselyumlar bulunmaktadır.
• İlk oluştuklarında bu lezyonlar, Rhizoctotonia carotoe’nin neden olduğu lezyonlar ile karıştırılabilir ancak sonraki lezyonlar çökük ve katı bir görünümdedir.
• Lezyonların yüzeyinde ki sklerotlar Sclerotinia varlığını doğrular niteliktedir.
• Çürüklük tipik olarak yumuşak ve sulu bir çürüklüktür. Bu hastalığı, bakteriyel yumuşak çürüklükten farklı yapan özelliği yapışkan yapıda olmayışıdır.
• Sekonder organizmalar için genellikle Sclerotinia bölgeleri giriş kapısı niteliğinde olup bu organizmalar dokuların daha hızlı yumuşayıp lapa şeklinde yığılmasına neden olmaktadırlar.
• Depolama sırasında yumuşak çürüklüğün oluşumu, hasat esnasında ya da öncesinde enfeksiyonun ürüne bulaşmasına bağlıdır.
• Sağlıklı havuçlar temiz depolama şartlarında hastalığa yakalanmazlar.Depolamada enfeksiyon bazen kasa ya da sandıklarda ki hastalık kalıntılarından dolayı oluşabilir.
• Hastalığın doğa da inokulum kaynağı, fungusun sklerot, miselyum ve askospor oluşturduğu topraktır.
• Fungus, havuçlarda oluşan mekanik yaralardan giriş vasıtasıyla olur.
• Kök yüzeyinde beyaz miselyal tabakalar oluşur, bu tabakalar hastalığın gelişmesini ve yayılmasını sağlar.
• Fungus tarafından salgılanan enzim, orta lameli eritir.
• Hastalıklı dokular, kısa zamanda yumuşak ve sulu bir hale gelirler.
• Sclerotinia’nın sadece serin iklimlerde meydana gelmesi, bu etmenin gelişimi için sıcaklık değelerinin çok önemli olduğunu göstermektedir.
• Misel gelişimi için optimum sıcaklık değeri 18-25°C’dır. Patojenik aktivite için optimum sıcaklık değeri ise 13-18°C arasıdır.
• Fungus gelişimi ve patojenesis için rutubet gereklidir bununla birlikte enfeksiyon bir kez oluştuğu zaman etmenin doku içinde daha fazla gelişebilmesi için gerekli olan nem hastalıklı dokulardan temin edilir.

MÜCADELE:
• Hastalığın geliştiği ve hızlı bir şekilde yayıldığı bölgelerde tahıl ve çim bitkileri ile 3 yıllık rotasyon uygulaması tavsiye edilmektedir.
• Yetiştirilen ürünlere; marul, kereviz, fasulye, kabakgiller ve lahana bitkilerine yer vermekten kaçınılmalıdır.
• Depolamada temiz konteynır kullanılmalı, sıcaklık 0°C civarlarında tutulmalı ve nispi nem oranı % 95’den daha fazla olmamalıdır ayrıca depo çatısından su sızmamasına dikkat edilmelidir.
• Eski kasa ve kullanılan gereçler dezenfekte edilmelidir. Bunlar için formalin, sodyum hipoklorid, bakır sülfat kullanılabilir.



CERCOSPORA YAPRAK YANIKLIĞI Cercospora carotae

GİRİŞ:
• Cercospora yaprak lekesi hastalığı ilk olarak 1889 yılında İtalya da rapor edilmiştir. Daha sonraları etmen dünya geneline yayılmıştır, özellikle kuzey ılıman bölgelerde yaygındır.
• Fungus, Daucus carota, D. maritimus, D.pulcherrimus, D. pusillus, D. hispanicus ve D.gingidium türlerini etkileyebilmektedir.
• Yanıklık genellikle Alternaria dauci’nin neden olduğu yaprak lekelerine benzer şekilde meydana gelmektedir.
• Genellikle Cercospora yanıklık, sezon içerisinde Alternaria solgunluğuna göre daha erken görülmektedir.
• Cercospora yanıklık genç yapraklar üzerindeki etkisi oldukça ağırdır ve bitkiler nispeten genç iken meydana gelir.
• Karşılaştırma yapacak olursak; Alternaria, yaşlı yapraklar üzerinde daha patojeniktir ve genellikle bitkiler olgun hale gelene kadar ciddi şekilde meydana gelmemektedir. Ticari havuç sahalarında Cercospora yanıklığı, Alternaria kadar yaygın değildir.

BELİRTİLERİ:
• Cercospora, yaprağın çeşitli kısımlarında, petiol, yaprak sapı ya da çiçekli kısımlarda zararlı olabilir fakat başlıca lezyonlar, genellikle yaprağın kenar kısımları boyunca oluşurlar ve lateral kıvrılmalara neden olurlar. Yaprağın kenar kısmındaki lekeler, uzun–dar görünümlü iken diğer lekeler dairesel şekillidirler.
• Lezyonların ilk görünümleri toplu iğne deliğine benzeyen nekrotik lekelerdir.
• Bu lekelerin etrafı daha sonraları klorotik bir şerit ile çevrilir. Rutubetli havalarda lekelerin alt yüzünde açık gri renkte spor oluşumu gözlenir.
• Fungus; petioller üzerinde, siyah çizgisel lekelerin geliştiği bölgelerde yoğun şekilde spor oluşturabilir. Bunun sonucunda petioller kuşak şeklini alır ve yapraklar ölür.
• Havuç üzerinde tohumun gelişebileceği çiçekli kısımlar erken enfekte olmuş ise tohum oluşmadan bu kısımlar buruşup büzülürler. Buna rağmen, infeksiyon geç meydana gelir ise Cercospora tohuma girebilir, bu durumda tohum inokulum kaynağı haline gelir.
• Cercospora, sağlıklı köklerde etki edememektedir.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Cercospora, tohum içinde ya da üzerinde, yabani havuç ve konukçusu olan diğer yabani türler üzerinde kışlamaktadır.
• Hastalıklı bitki artıklarından da bulaşabilmektedir.
• Konidiler, rüzğar ve su ile taşınırlar. Bitkiye ulaşan konidiler, gelişerek çim buruları ile stomalardan bitkiye giriş yaparlar.
• Konidi gelişimi için optimum sıcaklık değeri 27°C’dır. Simptomlar inokulasyondan 3-5 gün sonra görülmeye başlanır.
• Konidioforlar, 2-3 µ çapındadır. Sporlar silindirik olup şeffaf renklidirler.

MÜCADELESİ:
• Enfekteli olduğundan şüphelenilen tohumlar Thiram solüsyonunda (%2) 30 C sıcaklıkta 24 saat bekletilmelidir. Eğer bu işlem işe yaramazsa Thiram tohumlar üzerine toz formulasyonda uygulanabilir.
• Bunun yanı sıra 2-3 yıllık rotasyon hastalıkla mücadelede yardımcı olmaktadır.
• Yakın geçmişe kadar varyetelerin bu fungusa karşı toleransları bilinmemekteydi ancak günümüzde spartan varyetelerinin; ( Spartan delite, S.delux, S.fancy, S.bonus, S.classic, S.winner, S.premium) Cercospora’ya karşı toleranslı oldukları bilinmektedir.
• Hastalığın ilk belirtileri görülmeye başlandığı dönemde Maneb, Mancozeb, yada Chlorothalonil gibi fungusitlerin 3-4 sefer uygulanması tavsiye edilmektedir.
• Bulaşık olan yerlerden tohum temin edilmemeli.
• Bu uygulama Alternaria içinde önerilmektedir.

KRATER ÇÜRÜKLÜĞÜ Rhizoctonia carotae
GİRİŞ:
• Krater çürüklüğü, Newyork, Danimarka ve Norveç’te depolamada sık sık görülmekte ve ciddi kayıplara neden olmaktadır.
• Bu hastalık özellikle nispi nem oranının yüksek olduğu zamanlarda depoda ciddi problem oluşturmakadır.
• Newyork’da depoda ki kayıp oranı % 4-10 arasında değişmektedir.
• Rhizoctonia carotae, R. solani’ye benzemektedir ancak bu hastalık sadece havuçlarda etkili olmaktadır.
BELİRTİLERİ:
• Krater çürüklüğü, köklerde küçük, beyaz, hifsel düğümler görünümünde meydana gelmektedir.
• Daha sonra bu düğümlerin altında küçük çukurlar meydana gelir.
• Bu devrede, hastalık kolayca Fusarium kuru çürüklüğü ile karıştırılabilir. Bu çukurlar genişleyerek beyaz misel tabakası ile birlikte çökük kraterlere dönüşürler, işte bu kraterlerden dolayı hastalığa krater çürüklüğü ismi verilmiştir.
• Yüksek rutubetli koşullarda, fungus çok hızlı bir şekilde depoda yayılabilmektedir.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Bu hastalığın yaşamı ile ilgili çok az bilgi bulunmaktadır ancak büyük ihtimalle hastalık toprak kaynaklıdır.
• Hastalık hasattan önce ya da havuçlar depoya konduktan kısa bir süre sonra başlamaktadır.
• Enfeksiyon, depolamadan üç, dört hafta sonra görülmeye başlar. Enfeksiyon köklerin herhangi bir yerinde lekeler halinde meydana gelebilir.
• Simptomlar, yavaş bir şekilde gelişirler ve çoğu kez soğuk depolama şartlarında 1-2 aydan önce fark edilmezler ancak simptomlar görüldüğü zaman hastalık hızlı bir şekilde gelişir ve havuçlar üç haftadan daha kısa bir zamanda değersiz, işe yaramaz hale gelirler.
• Depoda,%100’e yakın nem oranı hastalık gelişimi için optimum değerdir.
• Patojenin gelişimi için gerekli sıcaklık değeri 4 - 24°C arasında değişirken, optimum gelişme sıcaklığı 21°C ’dır.
MÜCADELE:
• Tohum kontrolü, bitkiler arası mesafenin geniş olarak ayarlanması gibi işlemler, üründe oluşacak enfeksiyon oranını düşürmeye yardımcı olabilir.
• Hasat esnasında köklerin tahrip edilmemesine özen gösterilmesi oldukça önemlidir.
• Depo sıcaklığının, 0°C değerinin altına düşürülmesi aşırı kayıpların önlenmesi bakımından önemlidir.
• Hava sirkülasyonu ve nem oranının % 95’in altında tutulması yani uygun depo şartlarının korunması hastalık kontrolü için önemlidir.
• Ürünün taşınması ve depolanması esnasında kullanılan kasa ve konteynır gibi araçların temizliği oldukça önemlidir. Kullanılan bu alet-ekipmana, bir örtü altında yarım saat 100°C sıcaklıkta buhar uygulaması yapılarak steril hale getirilebilir.
• Eski kasa ve kullanılan gereçler dezenfekte edilmelidir. Bunlar için formalin, sodyum hipoklorid, bakır sülfat kullanılabilir.

Hiç yorum yok: