26 Nisan 2007 Perşembe

Önemli Bazı Domates Fungal Hastalıkları

Fulvia Fulva(Syn:Cladosporium fulvum)

HASTALIK ETMENİ ÖZELLİKLERİ ve YAŞAYIŞI:

· Sera koşullarında çok sık rastlanan,serin ve yağışlı bölgelerde tarla koşullarında da görülebilir.
· Açıkta yapılan yetiştiricilikte patojen büyük öneme sahip değildir.
· Fungus toprakta ve bitkisel artıklar üzerinde misel ve sklerot şeklinde kışlar.
· Konidileri 9-12 ay canlı kalabilir.Konidiler küt ve şeffaftır.
· Rüzgar yoluyla ,örtü altında hava sirkülasyonu ile yayılır.
· Gelişmesi için 4-32 °C sıcaklık ve %80-84 oransal neme ihtiyacı vardır.
· Patojenin bitkiye girişi stomalar vasıtasıyla olur.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ:

· Hastalık genellikle yaşlı alt yapraklardan başlayarak yayılma gösterir.
· Önceleri yaprak üzerinde sarı ve iyi sınırlanmış lekeler görülür.
· Yaprağın alt yüzeyinde kadifemsi gibi fungusun konidi ve konidiforları görülür.
· Hasta yapraklar sararır ve zamansız kururlar ama dökülme olmaz.
· Zaman zaman çiçeklerde de hastalık görülür,meyve infeksiyonu nadiren görülür.
· Spor çimlenmesi serbest su varlığında görülür.
· Fungus bir vejetasyon devresinden diğerine,tohum içerisinde veya üzerinde,infekteli bitki artıkları üzerinde misel veya sklerot halinde geçer.
· Sera koşullarında ise konidi formunda uzun süre canlılığını koruyabilir.

MÜCADELESİ:

KÜLTÜREL ÖNLEMLER:

· Fazla rutubet önlenmeli,sık sık havalandırma yapılmalıdır.
· Seralarda sık dikimden kaçınılmalıdır.
· Özellikle göllendirme sulama akşam saatlerinde yapılmamalıdır.
· Hastalıklı bitki artıkları uzaklaştırılmalıdır.

KİMYASAL MÜCADELE:
Yapraklarda ilk lekeler görülmeye başlandığında ilaçlanma yapılır.(sera koşullarında;fidelerin seraya şaşırtılmasından 20 gün sonra)

Etkili Madde Adı ve Oranı Formülasyonu Dozu 100 lt suya
Propineb %70 WP 300 gr
Maneb %80 WP 200 gr
Captan %50 WP 250 gr
Zineb %70 WP 300 gr

NOT:Tohumla taşınmasında şüphe görülüyorsa sıcak su uygulaması yapılabilir.



Botrytis cinerea (KURŞUNİ KÜF)


ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ ve YAŞAMI:

· Her yerde ve çok yaygın olarak bulunan polifag bir fungustur.
· Bir çok bitkiye saldırma ve koloni oluşturma yeteneğine sahiptir.
· Bitkilere,gelişmesi için ideal bir beslenme yeri oluşturan yaralı kısımlardan ve yaşlı dokulardan bulaşabilir.
· Hastalık etmeni,konidi,miselyum ve sklerot halinde değişik formlarda bitki artıklarında ve toprakta kışlar.
· İlkbaharda sklerotların çimlenmelerinden sonra miselyum ve konidiler oluşur.
· Yağmur,rüzgar ve örtü altında hava akımları yardımıyla yayılır.
· Gelişmesi için,%95 nisbi nemi ve 17-23 °C arası sıcaklık olmalıdır.

HASTALIĞIN BELİRTİSİ:

· Bitkini tüm aksamında görülebilir.
· Genellikle fungusun yara yerlerinden bitkiyi infekte etmesiyle sap,gövde ve koparılmış yaprak yerlerinde koyu gri veya kurşuni renkteki küflenme belirtisi görülür.
· Meyvelerde ise çiçek sapının meyveyle bağlandığı kısımdan olan enfeksiyon daha çok zarara sebep olur.
· Gövde enfeksiyonlarında ise yara yerindeki çürüklük gövdeyi tamamen sararak iletim demetlerinin fonksiyonu yitirmesine neden olur.Bunun sonucunda enfeksiyon alanının üst kısmı tamamen kurur.
· Gübrelemenin,kurşuni küf hastalığı üzerine etkisi büyüktür.Gövde ve meyve enfeksiyonu,yeterli azot alabilen domates bitkilerinde noksan azot alana göre daha az görülür.
· Yeterince potas ve kirecin hastalığı azaltıcı etkisi vardır.



KONUKÇULARI:Domates,patlıcan,fasulye,bakla,bezelye,marul,lahana,soğan,biber,kabakgiller,havuç gibi bitkilerde bu fungus görülebilir.

MÜCADELE:

KÜLTÜREL ÖNLEMLER:
· Bitkiler düşük sıcaklığa maruz bırakılmamalıdır.
· Bitkilerdeki hastalıklı kısımların,özellikle meyvelerin toplanıp uzaklaştırılması gerekir.
· Gübreleme ve sulamaya dikkat edilmelidir ve aşırı azot verilmemelidir.
· Sık dikimden kaçınılmalıdır.



KİMYASAL MÜCADELE:

Etkili Madde Adı ve Oranı: Formülasyonu: Dozu100 lt suya:
Iprodione %50 WP 75 gr
Procymidone %50 WP 75 gr
Captan %50 WP 250 gr
Imazalil 500 gr/lt EC 30 ml


Alternaria solani –Erken Yaprak Yanıklığı Hastalığı

Hastalık Etmeninin Yaşayışı:
· Enfeksiyon genellikle topraktan olur.
· Fungus hayatını topraktaki bitki artıkları üzerinde devam ettirir.
· Tohumla da bulaşabilir.
· Çiğ ve hafif yağmurlar hastalığın yayılması için yeterlidir.
· Yüksek nisbi nem ve 18-25 °C arasındaki sıcaklık hastalık için uygundur.

Hastalığın Belirtisi:
· Rutubetli havalarda yapraklardaki lekeler üzerinde koyu füme veya koyu yeşil renkli kadifemsi görünüşte olan miseller bulunur.
· Bu miseller fungusun konidileri ve konidiforlarından ibarettir.
· Hastalığa bitkilerin her devresinde rastlanır.
· Hastalık yapraklarda,saplarda ve meyvelerde lekeler halinde görülür.
· Meyvelerde genellikle sapın tuttuğu kısımda koyu renkli,çökük lekeler meydana gelir.
· Fideliklerde kök çürüklüğü veya kök boğazı yanıklığı yapar.
· Hastalık şiddetli olursa bütün yapraklar kurur ve dökülür.
KONUKÇULARI: Domates,patlıcan,patates,lahana,karnabahar,havuçta hastalık meydana getirebilir.
MÜCADELESİ:
Kültürel Mücadele:
· Temiz tohum kullanılmalıdır.
· Fideliklerin ve seralıkların sık sık havalandırılması gerekmektedir.
· Özellikle öğleden sonra sulama yapmaktan kaçınılmalıdır.
· Hastalıklı fideler ve bitki artıkları uzaklaştırılmalıdır.

Kimyasal Mücadele:
· İlaçlamaya ilk lekeler görülmeye başladığında,8-10 gün arayla yapılmalıdır.

Etkili Madde Adı ve Oranı: Formülasyonu Dozu 100 lt suya
Propineb %70 WP 300 gr
Maneb %80 WP 200 gr
Mancozeb %80 WP 200 gr
Bakırhidroksit %77 WP 250 gr
Iprodione %50 WP 100 gr


Leveillula taurica(Syn:Oidiopsis taurica)-KÜLLEME

Yaşamı:
· Külleme fungusu birçok kültür bitkisinde(patlıcan,enginar,pırasa v.b.) veya yabancı otlarda kışı geçirebilir.
· Hastalık genellikle sıcak ve yarı kurak bölgelerde görülür.
· Uzun mesafelere rüzgarla yayılır.
· Sporlar yaprakların yüzeyinde çimlenir ve miselyumlar iç kısımlarda kolonize olurlar.
· Gelişmesi için oransal nemin % 50-70,sıcaklık 20-25 °C
olmalıdır.
Belirtileri:
· İlk belirti açık yeşil lekeler şeklinde görülür.
· Açık yeşil ile parlak sarı ve düzensiz gelişen lekeler genellikle yaprakların üst aksamlarında görülür ve bu lekelerin merkezindeki dokularda nekrotikleşir .
· Bu lekelere üzerinde beyaz ve un gibi ekzoparasit parazit olan fungusun misel ve spor tabakaları görülebilir.
· Fungus yaprağın alt kenarlarındadır ve hızla tüm yapraklara yayılabilir.
· Yapraklar hastalıktan dolayı ölür, fakat yaprak dökülmesi olmaz.

MÜCADELE:

Kültürel Mücadele:
· Bitkiler iyi koşullarda yetiştirilmeli ve devamlı kontrolü yapılmalı.
· Hastalık etmenine karşı yurt dışında biyolojik mücadelede tavsiye ediliyor, bunlardan AQ10 biofungicide bir fungal hyperparazit (Ampelomyces quisqualis)' dir.

Kimyasal Mücadele:

Etkili Madde Adı ve Oranı: Formülasyonu: Dozu 100 lt suya
Kükürt %80 WP 400 gr
Benomyl WP 40 gr



SAP ÇÜRÜKLÜĞÜ (Sclerotinia sclerotiorum)

ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ:

§ Toprakta çok sayıda iri sklerot formunda veya topraktaki bitki artıkları içinde miselyum formunda uzun yıllar barınabilir.
§ Çok polifag olan bu fungusun özellikle marul, patlıcan ve biber başta olmak üzere 360’ın üzerinde konukçusu vardır.
§ Ayrıca bu sebzeler domates ile sık sık rotasyona girmektedir.

ETMENİN BİYOLOJİSİ VE SİMPTOMLARI:

§ Etmenin bulaşması 2 tarzda gerçekleşir;

Ø Sklerotlardan gelişen miselyumlarla olabilir. Bu bulaşma şekli toprakta olur
Ø Apotesyumlardan oluşan ascosporlar vasıtasıyla olabilir. Bu durumda hastalığın hava yoluyla birkaç yüz metre uzaklığa kadar yayılması ve domatesin toprak üstü kısımlarını bulaştırması söz konusu olabilir.
§ Fungusun gelişmesi bitkinin kök boğazında ya da yeşil aksamı üzerinde yüksek nem bulunması halinde ve oransal olarak düşük sıcaklıklarda teşvik edilir.
§ Fungusun karbondiokside çok duyarlı olması, onun toprağın en üst kısımlarına yerleşmesine sebep olur.
§ Hafif ve humusca zengin topraklar fungusun gelişmesi için çok elverişlidir.
KONUKÇULARI:
Domates, fasulye, hıyar, kavun gibi domatesle münavebeye giren birçok sebzede görülür.
MÜCADELESİ:
KÜLTÜREL ÖNLEMLER:
· Örtü altında maksimum havalandırma yaparak nemi azaltmak
· Yağmurlama sulamadan kaçınılmak
· Bulaşık bitki artıklarını imha etmek
· Toprak dezenfeksiyonu yapmak. (buharla veya fumigantlarla)
· Sağlıklı bitki kullanmak
· Hastalıksız fide kullanmak
KİMYASAL MÜCADELE:

Kullanılacak ilaçlar ve dozları:
Etkili madde adı ve oranı Formülasyonu Dozu (100 lt suya)
İprodine %50 WP 75gr
Benomyl %50 WP 60gr
Pyrocmiodine 50% WP 75gr



DOMATES SOLGUNLUĞU (Fusarium oxysporum f.sp. lycopersici)

ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ VE YAŞAYIŞI:

· Domates yetiştiriciliği yapılan her yerde görülen en önemli hastalıklardan biridir.
· Tropik ve suptropik iklim koşullarında, kumlu topraklarda daha fazla zararlıdır.
· Fide devresindeki simptomlar solgunluklar ve ölümler şeklindedir.
· Genellikle yaşlı bitkilerde simptomlar oluşturur; yaprak damarlarının açılması, bitkilerin bodurlaşması, alt yaprakların sararması, adventif kök oluşumu, yaprak ve dalların solması ve yaprak kenarlarında nekroz oluşumu görülür.
· Şiddetli infeksiyonlarda fungus bitki üzerinde açık pembe renkte misel ve konidilerden oluşan bir tabaka oluşturur.
· Etmen köklerde de simptomlar meydana getirir.
· Hastalık simptomu gösteren bitkilerin toprak yüzeyine yakın bir yerinden gövdeden alınan enine kesitte, iletim demetinde kahverengi bir halka görülür.
· Fungus 3 çeşit aseksuel spor oluşturur. Sık rastlanan mikrokonidiler 1-2 bölmelidir. Makrokonidiler 3-5 bölmeli ve uçları yay şeklinde hafif kıvrıktır. Klamidiosporlar 1-2 bölmeli, kalın duvarlı ve yuvarlaktır.
· Fungus toprakta misel ve spor formunda özellikle de klamidiospor olarak kışlar.
· Sulama suyu ve toprak işleme aletleriyle yakın, infekteli bitki veya toprakla uzun mesafelere taşınır.
· Giriş yerleri kılcal kökler ve yaralardır.
· Bu fungus sıcak aylarda daha tehlikeli olup gelişmesi için optimum sıcaklık 28C dir.





KÜLTÜREL ÖNLEMLER ve KİMYASAL MÜCADELESİ:
· Dayanıklı çeşit yetiştirilmesi
· Sulama ve toprak işleme aletlerinin temizliğine özen gösterilmesi
· Temiz tohum kullanılması
· Ekim nöbeti uygulanması
· Bitkileri, topraktan infekte eden bir hastalık etmeni olması nedeniyle bulaşık topraklar sıcak su buharı ile sterilize edilmeli
· Toprak buharla sterilizasyon yanında METHYL BROMİD ve CHLOROPİCRİNE gibi fumigantlar yardımıyla sterilize edilebilir.
· Örtü altı yetiştiriciliğinde sonradan bulaşmayı önlemek için toprağın tamamen örtülmesi önerilmektedir.
· Fidelikte dezenfekte edilmemiş çiftlik gübresi kullanılmamalıdır.
· Toprağa aşırı fosfor veya magnezyum uygulamasından kaçınılmalıdır.
· Kireç uygulaması fusarium solgunluğunun etkisini azaltmaktadır.


MİLDİYÖ (Phytophthora infestans)

ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ VE YAŞAYIŞI:
· Nemli ve serin yerlerde özellikle tarla ziraati olarak yapılan domates yetiştiriciliğinde önemli zarar yapar.
· Sera neminin kontrol altında tutulmadığı yerlerde hastalığı seradada görmek mümkündür.
· Patojen kışı çürüyen bitkilerde oospor halinde geçirir.
· İlkbaharda oosporların çimlenmesiyle primer enfeksiyon başlar.
· Yapraklarda miselyum meydana geldikten sonra da rüzgar, böcek v.s. ile de sağlam bitkilere taşınır.
· Fungusun gelişmesi için %90 ın üzerinde nisbi nem ve 10-25 C arasındaki sıcaklıklar uygundur.
· Soğuk geceler ve ılık gündüzler, yüksek nem ile bir araya gelince bu hastalığın yayılması artış gösterir.
· Buna karşılık kuru atmosfer koşulları ve 30C’ye yakın sıcaklıklar hastalığı engeller.

HASTALIĞIN BELİRTİSİ:
· Yapraklar üzerinde öncelikle küçük soluk yeşil veya sarımsı lekeler belirir.
· Hastalık ilerledikçe renkleri kahverengi veya siyah olur.
· Uygun havalarda hastalık yaprak saplarına, bitkinin dal ve saplarına kadar ilerler.
· Hastalık meyvelere de geçebilir.
· Bu takdirde lekeler yapraklardakini andırır.
· Meyvelerdeki esmer lekeler domates kızardığı zaman yeşil bir çerçeve ile normal kırmızıdan ayırt edilir.

KONUKÇULARI: Başta domates, patates olmak üzere patlıcangiller familyasına ait kültür ve yabani bitkilerde görülür.

MÜCADELESİ:
KÜLTÜREL ÖNLEMLER:
· Hastalıklı bitki artıkları seradan uzaklaştırılmalıdır.
· Seralar maksimum düzeyde havalandırılmalıdır.
· Sık dikimden kaçınılmalıdır.

KİMYASAL MÜCADELE:
· Mildiyö enfeksiyonları yaprakların altında olmaktadır. Bu nedenle ilaçlamalarda mutlaka yaprak alt yüzeylerinde ve bitkinin her tarafında bir ilaç tabakası meydana getirilmelidir.
· Mücadeleye günlük ortalama sıcaklığın 16C ve nisbi nemin %80 olduğunda başlanması gerekirse de en pratik yol çevrede domates yapraklarında 3-5mm çapında kahverengi lekelerin alt yüzeyinde beyaz kül gibi misel örtüsünün görülmesiyle ilaçlamaya başlanmalıdır.
· Hastalığın görülmesinden sonraki dönem için sistemik olan ilaçlar daha ekilidir.
· Bakırlı preparatlar kurak iklim şartlarında domates bitkilerinin gelişmesinde durgunluk oluşturacağı kanısı ile tavsiyeden kaçınılmalı. Ancak organik fungusitlerin bulunmadığı yerlerde, bakırlı ilaçlarla en fazla 1-2 uygulama yapılmalıdır.

Kullanılacak ilaçlar ve dozları:



Etkili madde adı ve oranı Formülasyonu Dozu 100lt suya / dekara
Captan %50 WP 300gr
-
Propineb %70 WP 200gr
-
Maneb %80 WP 200gr
-
Chlarothalonil %75 WP 150gr
-
Folpet %50 WP 300gr
-
Oxadixyl %10+ Mancozeb %56 Wp 200gr









VERTİCİLLİUM SOLGUNLUĞU

Etmenin genel özellikleri : Verticillium etmenleri:- Verticillium dahliae - V.albo-atrum
Etmen yaygın olarak bilinen toprak kökenli fungal hastalık etmenleridir.
Genellikle kötü yapılı toprak ve düşük toprak sıcaklıklarında ortaya çıkmaktadırlar.
Oldukça geniş bir konukçu listesine sahip olup, odunsu ve otsu bitkilerde hastalık yapmaktadırlar. Bunlardan bazıları; domates, patlıcan, biber, nane, krizantem, pamuk, meyve ağaçları, çilek, güller, yoncadır. Bunun yanında elma, çeviz ve meşeler genellikle dayanıklıdır.
Verticillium' un gerçekte iki türü vardır; Verticillium albo-atrum ve V. dahliae. Her iki Verticillium düşük seviyelerdeki toprak sıcaklıklarında doğal olarak ortaya çıkmakta ve duyarlı bitkilerde hastalık yapmaktadırlar.
V. albo-atrum en iyi şekilde 20 - 25 °C sıcaklıklarda gelişme gösterirken, V. dahliae 25 - 28 °C gibi daha yüksek sıcaklıklarda daha iyi gelişme göstermektedir.
Hastalık sıcak bölgelerde, özellikle sulanan alanlarda problem olmaktadır.
Fungus çok yıllık bitkilerde, bitki artıklarında ve vejatatif üreme organlarda (patates yumrusu gibi) kiş koşullarını misel olarak geçirir.
Bundan başka küçük, siyah, tohum benzeri yapısındaki mikrosklerotları (dayanıklı üreme organı) sayesinde 10 yıl veya daha uzun süre toprakta canlı kalbilir. Bu yapılar dayanıklı bitkilerde herhangi bir belirti göstermeksizin ince kökleri üzerinde veya içerisinde de oluşabilir.

BELİRTİLERİ:

n Hastalık etmeni bitkilerin iletim demetlerinde görülür, özellikle kurak koşullarda yapraklar pörsüyerek solarlar, alt yaprakların uç kısımları sararır ve bitki boylarında farklılıklar görülür.
n Genellikle yaprakların bir tarafı yeşil kalırken, diğer yarısı solmuş olarak görülür.
n Yaprak ayasında kahverengi ve kül grisi lekeler bulunur, yaprak sapları uzun süre yeşilliğini muhafaza eder ve sağlıklı gibi görülen bitkilerin gövdesi kesildiğinde kahverenkli lekeler ve açık renkte kabukları görünür.
n Bitki iletim demetlerinde arız olduğu için hasta bitkilerde yan kök oluşumu görülebilir.
n Bitki ölümü nadir olarak görülür, fakat alt yaprakların tamamı kuruduğundan dolayı, verimi büyük ölçüde düşürmektedir.


MÜCADELESİ:
KÜLTÜREL ÖNLEMLER:
· Sıcak ve kurak bölgelerde toprak solarizasyonu uygulanmalı
· Toprak ısısının birdenbire azalmaması için sık fakat az su verilmelidir.
· Hastalıklı bitkiler yok edilmelidir.
· Dayanıklı çeşit kullanılmalıdır.

KİMYASAL MÜCADELESİ:
· Erkenci yetiştiricilikte ilk simptomlar görülür görülmez her bitkinin köküne BENOMYL ve CARBENDAZİM (bitki başına 0.5-1 gr aktif madde olacak şekilde) uygulaması yapmak önerilebilir.
· Tohum ilaçlamasında önerilen bazı ilaçlar:

Etkili madde adı ve oranı
Formülasyonu
Dozu (100kg tohuma)
Carboxin%37.5 + Thiram%37.5
WP
600gr
Chloroneb 10%
Toz
2kg
PCNB 75%
Toz
600gr



YAPRAK LEKESİ HASTALIĞI(Septoria lycopersici)

ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ VE YAŞAYIŞI:
· Etmen yalnız tarlalarda görülür.
· Etmenin bir yıldan diğer yıl geçişi hastalıklı tohum ve bitki artıkları üzerindeki piknidlerle olur.
· Fideler üzerindeki lekelerle veya hastalıklı bitki artıkları üzerinde oluşan sporlar genç bitkilere yağmur, rüzgar ve böceklerle bulaşır.
· Hastalıkların gelişmesi için uygun sıcaklık 13-30C’dir.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ:
· İlk simptomlar yaşlı alt yapraklarda 3mm çapında ortası gri çevresi siyah veya kahverengi dairesel lekeler şeklindedir.
· Gövde, dal, çiçek sapı ve petiollerdeki lezyonlar daha büyüktür.
· Şiddetli infeksiyonlarda tüm yapraklar dökülür.
· Meyveler hastalanmazlar. Fakat etmenin neden olduğu erken yaprak dökümü meyvelerde güneş yanmasına neden olur.
KONUKÇULARI: Domates, marul, maydonoz, soğan, kereviz ve kabaktır.

MÜCADELESİ:
KÜLTÜREL ÖNLEMLER:
· Temiz tohum kullanılmalı.
· Münavebe yapılmalıdır.
· Hastalıklı bitkiler ve hasat artıklarının toplanıp imha edilmesi gerekmektedir.
KİMYASAL MÜCADELE:
Kullanılacak ilaçlar ve dozları:


Etkili madde adı ve oranı
Formülasyonu
Dozu (100lt suya)
Ziram %80
WP
400gr
Fentin Hydroxide %20
WP
150gr/da
Bakırsüllfat %98+ sönmemiş kireç
Bulamaç
1500gr+750gr















20 Nisan 2007 Cuma

PATLICANDA GÖRÜLEN ÖNEMLİ FUNGAL HASTALIK ETMENLERİ




PATLICANDA GÖRÜLEN ÖNEMLİ FUNGAL HASTALIK ETMENLERİ

Cercospora melongenae: Cercospora Yaprak Lekesi
Colletotrichum melongenea: Antraknoz Hastalığı
Corynespora cassiicola: Corynespora Yaprak Lekesi
Fusarium oxysporum f. sp. melongenae: Patlıcan Solgunluğu
Leveillula taurica: Külleme Hastalığı
Myrothecium roridum: Myrothecium Yaprak Yanıklığı
Alternaria spp.: Patlıcanda Görülen Alternaria spp. Etmenleri
Phomopsis vexans : Phomopsis Yanıklığı
Phyllosticta hortorum: Phyllosticta Yaprak Lekesi
Phytophthora nicotianae: Tavşan Gözü Çürüklüğü (Kök ve Gövde Çürüklüğü)
Puccinia spp.: Pas Hastalığı
Sclerotinia sclerotiorum: Beyaz ya da Yumuşak Çürüklük Hastalığı
Sclerotium rolfsii: Güney Yanıklığı
Septoria melongenae: Yaprak Lekesi Hastalığı
Verticillium spp.: Solgunluk Hastalığı



Fusarium oxysporum f. sp.
melongenae
(PATLICAN SOLGUNLUĞU)


ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Fusarium oxysporum f.sp. melongenae fungal bir hastalık etmeni olup, biberlerde Biber Solgunluk Hastalığına neden olur. Fungus misellerinin kalınlaşması ile oluşan klamidisporlar toprakta uzun süre canlılığını koruyabilir. Toprak kökenli olmakla birlikte tohum ile de taşınması mümkündür.
Tohum bulaşmaları ya yüzeysel ya da kabuk altındaki dokularda olmakta, bu yüzden tohum embriyosu infekte olmamaktadır. Lokal bulaşmalar toprak ya da bitki kalıntılarının taşınması ile olur. İnfeksiyon özellikle yaralanan köklerden olmaktadır. Özellikle toprak ve çevre koşulları infeksiyon ve hastalık belirtilerin ortaya çıkması için önemlidir.



HASTALIĞIN EKOLOJİK İSTEKLERİ

• Hastalık şiddeti 20–25 °C toprak sıcaklıklarında maksimumdur ve daha yüksek sıcaklıklarda bu dramatik olarak azalmaktadır. Yüksek toprak sıcaklıklarında da bitkiler infekteli olur, fakat solgunluk görülmeyebilir, bunun yanında şiddetli bodurlaşma görülebilir. Birçok Fusarium solgunluğunda olduğu gibi;
• 1) Düşük toprak sıcaklıklar patojene uygundur ve solgunluk belirtilerini hızlandırmaktadır.
• 2) Yüksek nitrojen, özellikle NH4-nitrojen ve ışık, kum hafif asidik topraklar (pH 5–5.5) hastalığın gelişmesine uygundur,
• 3) Toprağı kireçleyerek PH 6.5–7.0 çıkarma hastalığın solgunluk şiddetini artırabilir.
• Fungusun diğer Fusarium türlerinde olduğu gibi 3 farklı sporları bulunmaktadır. Bunlar tek hücreli mikrokonidi, bir ya da bir kaç hücreli makrokonidi ve kalın hücre duvarlı klamidosporlardır.



HASTALIK BELİRTİLERİ

• İlk görülebilir hastalık belirtisi alt yaprakların dökülmesi ile başlar. Bu devrede bitkinin toprak altındaki kök ve gövdelerde çürümeler meydana gelir ve bitkilerde genel bir solgunluk görülür. Genç sürgünler de ölümler ortaya çıkar ve daha sonra bunlar kahverengiye döner.
• İnfeksiyon genelde yan köklerin ana köklere bağlandığı yerlerde ortaya çıkmakta ve bu lekeler koyu kahverengi ve çöküktür. Bu lekelerin olduğu bölgedeki ana kök zamanla tüm ana kök çevreleyecek şekilde ilerler ve bitkinin su besin alımları engellendiğinden üst aksamlarının solmasına sebep olur. Daha sonra tüm kök hastalık etmeni tarafından istila edilir, köklerde yumuşama olur ve suyla ıslanmış gibi bir görünüm sergilerler. Gövde ve kök bölgeleri de zamanla kahverengi bir renk alır, gevşek olan kabuk dokuları soyulduğunda odun kısımlarının karardığı görülmektedir.
• Nemli topraklarda gövdenin toprak bölgesine yakın kısımları fungusun beyaz ya da mavi yeşil üreme organları ile kaplanabilir. Bitkiler tam büyüklüğüne ulaşınca ölümler ortaya çıkarsa, meyveler kurtarılabilir, fakat meyveler küçük olduğunda buruşmakta ve zamanla dökülmektedir.


HASTALIKLA MÜCADELE

• Kültürel Mücadele:1. 3–4 yıl ürün rotasyonu (çok uygun bir durum değil) ve devamlı üretim alanlarından konukçusu bitkilerinin uzaklaştırılmalıdır.2. Hastalıktan arî tohum ve fidelerin kullanılmalıdır.3. Sera ve tohum yataklarında hastalıktan arî toprak, su ve alet-ekipman’ı kullanılmalıdır.4. Dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir.5. Hastalıklı fideler hemen yetiştirilme ortamlarında uzaklaştırılmalı ve imha edilmelidir.6. Yetiştiricilik için hafif topraklar tercih edilmeli ve aşırı nemden kaçınılmalıdır, toprak drenajına önem verilmelidir. 7. Aşırı olarak nitrojen gübrelemelerden sakınılmalıdır.

Kimyasal Mücadele

• Zirai Mücadele Teknik Talimatlarına göre 15 adet ilaç önerilmektedir.
• Bunlardan bazıları;



Bakır Oksiklorid WP 50%
500 g fidelik
Captan WP 50 %
250 g Fidelik
Maneb WP 80%
200 g/100kg tohum
Thiram WP 80%
200 g/100kg tohum
Captan+PCNB Toz 10+10 %
40 g/ m2 Toprak



Verticillium spp. Etmenleri(Solgunluk Hastalığı)

-
Verticillium etmenleri:- Verticillium dahliae- V.albo-atrum

ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ
• En yaygın olarak bilinen toprak kökenli fungal hastalık etmenleridir. Genellikle kötü yapılı toprak ve düşük toprak sıcaklıklarında ortaya çıkmaktadırlar.
• Oldukça geniş bir konukçu listesine sahip olup, odunsu ve otsu bitkilerde hastalık yapmaktadırlar. Bunlardan bazıları; domates, patlıcan, biber, nane, krizantem, pamuk, meyve ağaçları, çilek, güller, yoncadır. Bunun yanında tüm gymnospermler, elma, ceviz ve meşeler genellikle dayanıklıdır.

ETMENİN EKOLOJİK İSTEKLERİ

Her iki Verticillium düşük seviyelerdeki toprak sıcaklıklarında doğal olarak ortaya çıkmakta ve duyarlı bitkilerde hastalık yapmaktadırlar. V. albo-atrum en iyi şekilde 20 – 25 °C sıcaklıklarda gelişme gösterirken, V. dahliae 25 – 28 °C gibi daha yüksek sıcaklıklarda daha iyi gelişme göstermektedir. Hastalık sıcak bölgelerde, özellikle sulanan alanlarda problem olmaktadır.


ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

• Fungus çok yıllık bitkilerde, bitki artıklarında ve vejatatif üreme organlarda (patates yumrusu gibi) kış koşullarını misel olarak geçirir. Bundan başka küçük, siyah, tohum benzeri yapısındaki mikrosklerotları (dayanıklı üreme organı) sayesinde 10 yıl veya daha uzun süre toprakta canlı kalabilir. Bu yapılar dayanıklı bitkilerde herhangi bir belirti göstermeksizin ince kökleri üzerinde veya içerisinde de oluşabilir.
• Bu sklerotlar hassas ya da hassas olmayan bitkilerin kökleri tarafından salgılanan salgılar (exudate) tarafından çimlenmeleri teşvik edilir. Böylece fungus hassas olan bitkilerin köklerinden enfekte eder ve korteks dokularında kolonize olurlar. Bitki dokusunda oluşan konidisporları su ile bitkinin üst aksamlarına taşınır ve fungus iletim bitkinin dokularıda kolonize olmaktadır. Hastalığın teşhisinde hastalıklı bitkilerde fungal yapıları görmek mümkün olmadığından, labaratuvar kültürü gerekmektedir. Hastalık etmeni uzun mesafeler hastalanmış yumrular ve infekteli fideler ile taşınabilir. Hastalık etmeni yetiştirme ortamına girdikten sonra, toprak işleme aletleri, rüzgâr ve su ile taşınmaktadır. Hastalık etmeni bitkinin fizyolojisini değiştiren nematodlar ile bulaşık alanlarda daha şiddetli olarak hastalık yapabilir.


HASTALIK BELİRTİLERİ

İnfektelenen bitkilerin gelişmesi yavaş ve bitkiler genelde bodurdur, bu bitkilerin özellikle alt yaprakları sararmış ve içe doğru kıvrılmıştır. Böyle bitkilerin gövdesi kesilirse, iletim demetleri toprak hattında belirli bir şekilde renk değişimine uğramıştır. Hastalık genellikle olgun bitkilerin geç sezon dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Hastalıklı bitkiler solgunluk gösterir ve çoğunlukla ölürler. Biberlerde benzer solgunluğu Phytophthora capsici (Kök boğazı yanıklığı) de göstermekte, fakat bu patojen kökleri çürütürken, Verticillium etmeni köklerde çürüklük meydana getirmez.
HASTALIKLA MÜCADELE

• Kültürel Mücadele:1. Dayanıklı çeşitler tercih edilmeli ve hastalıktan ari bitkiler şaşırtılmalı.2. Toprak inokulum kaynağı olduğu için, toprak işleme işlerine büyük ölçüde dikkat edilmeli. 3. Toprak ısısının ani düşüşlerini engellemek için, sık sulama yapılmalı. 4. Bulaşık alanlarda hasta bitkiler sökülerek yok edilmelidir.5. Sıcak Bölgelerde solarizasyon etkili bir kontrol yöntemidir






Kimyasal Mücadele

• Zirai Mücadele Teknik Talimatlarına göre 9 adet ilaç önerilmektedir. Bunlardan bazıları;


Tolclofos-Methyl Toz 10%
2 kg/100 kg tohum
Carboxin + Thiram WP 37,5+37,5
600 g/100 kg tohum
Chloroneb Toz 10%
2 kg/100 kg tohum
PCNB+Captan Toz 10+10%
700 g/dekar

Colletotrichum melongenea(Antraknoz Hastalığı)


ETMENİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Colletotrichum melongenae yaprak leke ve meyve çürüklük etmenidir. Fungus kışı önceki yıldan kalan bitki artıklarında geçirir. Hastalık etmeni biber bitkilerinin tohumlarında da taşınabilir.
Uygun olan nemli koşullarda fungus bitkinin üst aksamlarını infekteleyen hava kökenli sporlarını serbest bırakır. Fungusun gelişmesi için uygun koşullar 24–30° C arasındaki sıcaklık ve yüksek nem oranlarıdır. Daha yüksek sıcaklıklarda da fungus sporları çimlenmemektedir. İlave olarak Patojen sporlarını serbest bırakmak için suya ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca sporlar yağmur ve yağmur suyunun sıçratması ile de yayılmaktadır. Antraknoz hastalığı genellikle yaralanmış ve aşırı derecede olgunlaşmış meyvelerde daha fazla görülmektedir.



HASTALIK BELİRTİLERİ

• Fungal etmen yapraklarda lekelere ve meyvede ise çürüklüğe neden olmaktadır. Nemli koşullarda yaprak ve meyve lekeleri grimsi siyah renk alır, bu renkler fungusun spor yığınlarından dolayı oluşmaktadır. Meyvelerdeki lekeler çok küçük lekelerden bir kaç cm büyüklüğüne kadar olabilir, infekteli dokular çökük ve bu çökükler fungal etmenin sporları ile doludur. Şiddetli olarak etkilenen meyvelerde bitkilerden kopmalar olabilir.

• HASTALIKLA MÜCADELE

• Kültürel Mücadele:
1. Üç yıllık bir ürün rotasyonu ve devamlı üretim alanlarından konukçusu bitkilerinin özellikle Solonaceaus bitkileri uzaklaştırılmalıdır.2. Aşırı sulamadan ve bitkileri yaralamadan kaçınılmalıdır.3. Hastalıktan arî tohum ve fideler kullanılmalıdır.4. İnfekteli bitkiler, meyveler uzaklaştırılmalı ve yok edilmelidir.5. Dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir.
6. Tohumları hastalıktan arındırmak için 30 dakika 52 °C sıcak su ile muamele edin, daha sonra kurutun ve bir kimyasal ile ilaçlama yapın.

Kimyasal Mücadele
• Zirai Mücadele Teknik Talimatlarına göre tavsiye edilen kimyasal ilaçlar.

Bakır oksit WP % 50
500 g/100 L
Bakır oksiklorür WP % 50
500g/100 L
Maneb WP % 80
200g/100 L
Mancozeb WP % 80
200g/100 L
Mancozeb WP % 72
250g/100 L
Propineb WP % 70
300g/100 L
Benomyl WP % 50
60g/100 L

Patlıcanda Görülen Alternaria spp. Etmenleri

• Etmenin genel özellikleri
Alternaria etmenleri:- Alternaria melongenae- Alternaria solani- Alternaria tenuis
• Konukçuları; Patates, domates, patlıcan ve patates ile ilişkili bitkilerde erken yanıklık, yaprak lekesi ve tırnak başı olarak adlandırılan hastalığa neden olurlar. Fungus tohum üzerinde ve içerisinde olabilir, fakat iç enfeksiyon tiçari olarak üretilen tohumlarda nadirdir. Fungus kötü koşulları solonaceous bitkilerinde ve toprakta infekteli bitki artıkları üzerinde geçirir. İnfeksiyon için uygun sıcaklıklar 20–30 °C, yüksek nispi nem ve düşük besin değerli topraklardır.

HASTALIK BELİRTİLERİ

Alternaria melongenae: Yaprak lekeleri bir kaç cm' ye kadar genişleyebilen açık kahverenkli lekelerdir. Bu lekeler koyu kahverengi bir alanla ile kuşatılmıştır. Lekeler olgun yapraklar üzerinde 20 veya daha fazla olabilir. Saçma deliği gibi bir görünüm yapraklar üzerinde görülebilir. Olgun meyvelerde hastalıktan etkilenebilir, meyveler üzerindeki lekeler ilk olarak yuvarlak, küçük ve düz bir şekildedir ve meyveler olgunlaşınca, yuvar ile eliptik arasında, uyuz gibi, çökük ve 1 kaç cm büyüklüğündedir. Etkilenen meyve derisi sert ve kahverengi bir renktedir. Etkilenmiş alalardan alınan meyvelerde büzülmüş ve kahverengi bir renk almıştır.
-
Alternaria solani
(Yaprak Yanıklığı Hastalığı)

ETMENİN TANIMI VE YAYILIŞI
Nemli havalarda yaprak üzerindeki lekelerde koyu füme veya koyu yeşil renkli kadifemsi görünüşte olan miseller oluşur. Bunlar fungusun konidioforları ve konidilerinden ibarettir. Konidiler çok hücreli, koyu renkli, enine ve boyuna bölmeli olup, uzun bazen çatallı uzantıları vardır.
Enfeksiyon umumuyetle topraktan olur. Fungus hayatını topraktaki bitki artıkları üzerinde devam ettirir. Tohumlada bulaşabilir. Fide devresinde kotiledon yapraklarda nekrotik lekeler meydana getirerek fidelerin ölmesine sebep olur. Ölü fideler üzerinde meydana gelen yoğun popülasyon hastalığın yayılmasını sağlar. Hastalık 6-300C’ler arasında gelişir. Optimum gelişme sıcaklığı ise 28-300C’dir.


HASTALIĞIN BELİRTİLERİ EKONOMİK ÖNEMİ VE YAYILIŞI

Bu hastalığa bitkilerin her devresinde rastlanılır. Fideler kök çürüklüğü veya kök boğazı yanıklığı yapar. Hastalık yapraklarda, saplarda ve meyvelerde lekeler halinde görülür. Lekeler önce küçük gayri muntazam ve esmerdir. Sonra 1-2 cm kadar büyürler. Koyu gri bir renk alır ve genellikle merkezi daireler şeklinde sınırlanma gösterirler. Hastalık şiddetli olursa bütün yapraklar kurur ve dökülürler. Aynı lekeler bazen saplarda da meydana gelir. Bu lekelerin üstünden bazen sap tamamen ölür. Çiçek ve meyve sapları hastalığa yakalanırsa dökülürler. Meyvelerde genellikle sapın tutunduğu kısımda koyu renkli çökük, çoğunlukla sınırlanmış lekeler meydana gelir. Hastalık kısa zamanda bitkiyi öldürür ve çok fazla miktarda ürün kaybına neden olur. Sebze ekilişi yapılan alanlarda hastalığın zararını her zaman görmek mümkündür. Ancak bazı yıllar epidemi yapabilir.

KONUKÇULARI

Etmenin konukçuları, domates, patlıcan, lahana, karnabahar ve havuçtur.
HASTALIKLA MÜCADELE

Kültürel Mücadele
1) Temiz tohum kullanılmalıdır.
2) Fideliklerin ve seraların sık sık havalandırılması gerekir.
3) Aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.
4) Hastalıklı fidelerin ve tarladaki hastalıklı bitki artıklarının imha edilmesi gerekir.


İLAÇLAMA TEKNİĞİ
Sırt ve motorlu pülverizatörler ve tozlayıcılar ve atomizatörler kullanılır.
Hastalığın görülmesiyle hastalığın her tarafını kaplayacak şekilde, havanın serin ve sakin olduğu zamanlarda ilaçlama yapılmalıdır.


Alternaria tenuis: Bu hastalık etmeni de fide, yaprak ve meyvelerde lekelere neden olur. Etkilenen fideler hastalıktan dolayı ölebilir. Yaprak lekeleri küçük, yuvarlak, kahverengi renklidir ve sarı bir hale ile kuşatılmıştır. Olgun lekelerde düzenli ya da düzensiz yuvarlak olup, lekeler genişleyebilir. Hastalık şiddetli olduğunda etkilenen yapraklar bitkilerden kopabilir. Meyvelerdeki lekelerde küçük, konsantrik, koyu kahve renkli ve çökük olabilirler. Bu lekeler ilk önce spor oluşumu nedeniyle gri kahve renklidir ve bu lekeler zamanla meyvede birleşir ve tüm meyve yüzeyini kaplayabilir.



HASTALIKLA MÜCADELE

• Kültürel Mücadele:1. 3–4 yıl ürün rotasyonu ve devamlı üretim alanlarından konukçusu bitkilerinin uzaklaştırılmalı.2. Hastalıktan ari tohum ve fidelerin kullanımı.3. Düzenli gübreleme ve iyi koşullarda bitkileri yetiştirmeli.4. Bitki kalıntıları yetiştirme ortamlarından uzaklaştırılmalı ve imha edilmeli.5. Çiğ oluşumundan kaçınmak için havalandırma iyi olmalı ve bitkilerin üzerinde serbest su oluşumu engellenmeli.6. Sera ve tohum yataklarında hastalıktan arî toprak ve alet-ekipmanı kullanılmalı.






Kimyasal Mücadele

Anilazine WP 75 %

Azoxystrobin SC 250 g/l
200 g/100 l

75 ml /100l

Bakır Hidroksit WP 50%
250 g/100 l
Bakır Tuzları + Mancozeb WP 21 + 20 %
300 g/100 l
Folpet WP 50%
300 g/dekar
Mancozeb WP 72%
250 g/100 l


Biberde Görülen Fungal Hastalık Etmenleri:
Botrytis cinerea : Kurşuni Küf
Cercospora capsici : Cercospora Yaprak Lekesi
Choanephora cucurbitarum : Choanephora Yanıklığı
Colletotrichum piperatum : Antraknoz
Fusarium oxysporum f.sp. vasinfectum : Biber Solgunluğu
Leveillula taurica : Külleme Hastalığı
Phytophthora capsici : Kök Boğazı Yanıklığı
Sclerotinia spp. : Yumuşak Çürüklük
Sclerotium rolfsii : Güney Yanıklığı

BİBER KÖKBOĞAZI YANIKLIĞI HASTALIĞI
(Phytophthora capsici)

Hastalık Belirtileri:
Hastalık belirtileri biberin tüm gelişme dönemlerinde ve her kısmında görülebilir.Biber fidelerinde çökerten belirtileri ortaya çıkar.Daha yaşlı bitkilerde ise kök çürüklüğü, sap yanıklığı, yaprak yanıklığı ve meyve çürüklüğü görülür.Hastalık Türkiye koşullarında en çok kök boğazında ve sapın alt kısımlarında, özellikle biberin meyve tutumu başlangıcında dikkati çeker.Kök boğazında başlayan, suda haşlanmış görünümlü, koyu yeşil lezyon gövdeden yukarıya doğru ilerler. Bu lezyon kısa sürede siyahlaşır, nekroze olur be biber bitkileri ani denebilecek tarzda solar ve kururlar.Yapraklarda ise önce suda haşlanmış görünümlü ve çabuk gelişen bir leke görülür. Leke, beyaz renkli fungus miselleriyle sınırlanmış olabilir. Aynı belirtiler meyvede de görülebilir. Meyvedeki lezyon bir süre sonra gelişimini durdurur ve açık bir renk alır. Bu durumda güneş yanıklığı ile karıştırılması mümkündür.


Hastalıkla Mücadele:
Mücadelede kültürel önlemlerin önemi büyüktür:
Sulama suyunun bitki gövdesine temas ettirilmemesi en etkili yoldur. Bu nedenle “sırta dikim” tercih edilmeli, “tava usulü” dikimden kaçınılmalıdır.
Tarlada suyun birikimi önlenmelidir.
Tarlada hastalığın görüldüğü parsellerden su arığı geçirilmemelidir. Bu nedenle su kanallarının boyu mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır.
Ağır topraklarda biber dikiminden kaçınılmalıdır.
Temiz fide kullanılmalıdır.
Hastalığın şiddetli görüldüğü yerlerde ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Etmene karşı dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.

Kimyasal Önlemler:
Fidelikte hastalığın önlenmesi için organik bakırlı preparatlar kullanılabilir. Bunun yanı sıra;
Tarlada toprak sıcaklığı 20˚C’ye ulaştığında ilaçlamalar başlanmalı ve 20-25 gün aralarla sürdürülmelidir. Çiçeklenme döneminde ilaçlamalara kesin olarak başlanması gerekir.
Tohum ilaçlaması gerekiyorsa, mancozeb etkili preparatlar kullanılabilir.


Colletotrichum piperatum (Biberde Antraknoz hastalığı)
Hastalık etmeninin genel özellikleri:- Colletotrichum piperatum - Colletotrichum nigrum - Colletotrichum capsici Fungus bitki artıklarında kışı geçirir. Hastalık etmeni biber bitkilerinin tohumlarında da taşınmaktadır. Fungus uygun olan nemli koşullarda bitkinin üst aksamlarını infekteleyebilir ve burada oluşan hava kökenli sporlarını serbest bırakabilir. Fungusun gelişmesi için uygun koşullar 24-30 °C arasındaki sıcaklık ve yüksek nem oranlarıdır.
Daha yüksek sıcaklıklarda fungus sporları çimlenmemektedir. Ayrıca patojen sporlarını serbest bırakmak için suya ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca sporlar yağmur ve yağmur suyunun sıçraması ile de büyük ölçüde yayılma gösterir. Antraknoz hastalığı genellikle yaralanmış ve aşırı derecede olgunlaşmış meyvelerde daha fazla ortaya çıkmaktadır.

Hastalık Etmeninin Belirtileri :Hastalık etmeninin belirtileri yeşil aksam ve gövdede çok belirgin olmamaktadır. Antraknoz yeşil ve olgun meyvelerde yuvarlak çökük lekeler olarak görülmeye baslar, nemli koşullarda lekelerin üzerinde pembeye yakın bir renkte, dairesel fungusun sporları oluşmaktadır. Patojen olgunlaşmamış yeşil meyveleri de etkiler, fakat hastalık belirtileri başlangıçta görülmez. Daha sonra ise meyveler olgunlaşmaya başladığında epidermis dokusu altında beyaz ile sari renkte lekeler ortaya çıkar. Bu lekeler meyveler kırmızı renk almaya başlayınca, hızlı bir şekilde genişleme gösterir. Antraknoz’un tipik olan spor partikülleri lekeler üzerinde görülebilir.

Mücadelesi:
Kültürel mücadele:
3 yıllık bir ürün rotasyonu ve devamlı üretim alanlarından konukçusu olan bitkiler- özellikle Solonaceaus bitkileri- uzaklaştırılmalı.
Aşırı sulamadan ve bitkileri yaralamadan kaçınılmalı.
Hastalıktan ari tohumlar kullanılmalı.
Infekteli bitkiler, meyveler uzaklaştırılmalı ve yok edilmeli.
Dayanıklı çeşitler tercih edilmeli.
Tohumları hastalıktan arındırmak için 30 dakika 52 ° C sıcak su ile muamele edin, daha sonra kurutun ve bir kimyasal ile ilaçlama yapın.Kimyasal mücadele:
Sera ve tarla koşullarında kimyasal mücadelesi yoktur


Cercospora capsici
Cercospora Yaprak Lekesi

Hastalık etmeninin genel özellikleri:
Cercospora capsici
Cercospora unamunoi
Cercospora capsici
tarafından neden olunan yaprak leke hastalığı Alternaria ve antraknoz hastalık kompleksinin bir parçasıdır.
Biber bitkilerinde fungus kışı yada olumsuz koşullarını bulaşık tohumlar veya yetiştirme ortamlarında kalan kalın bitki gövdeleri üzerinde geçirmektedir.
Organizma yabancı otlar üzerinde de olumsuz koşulları geçirmektedir, fakat bu yabancı otlar tam olarak bilinmemektedir. Bitkiler üzerinde oluşan hastalık etmeninin sporları rüzgar ve işleme aletleri ile de taşınmaktadır. Hastalık genellikle tohum yataklarında başlar ve tüm gelişme sezonu boyunca ortaya çıkabilir. Hastalığın en iyi gelişme ortamları uzun süren sıcak ve nemli havalardır.

Hastalık Etmeninin Belirtileri :
Biber bitkilerinin yaprakları üzerinde kahverengi lekeler belirgin olup, kenarları daha koyu bir renktedir. Çok erken dönemlerde lekelerin ortasında gri- beyaz bir alan oluşmakta ve bundan dolayı da hastalık kurbağa gözü olarak da adlandırılmaktadır. Şiddetli olarak etkilenen bitkilerin yaprakları genel olarak sari bir görünüm alır ve daha sonra bu yapraklar dökülebilir. Benzer lekeler bitkilerin gövde ve yaprak saplarında da oluşur, ama bu lekeler biraz daha uzun bir şekildedir. Fungus etmen meyveleri enfektelemez.





Mücadelesi :
Kültürel mücadele:1. 3-4 yıllık ürün rotasyonu.2. Bulaşık olmayan yada hastalıktan ari tohumların ve fidelerin kullanılması.3. Hasattan hemen sonra bitkilerin derin sürülmesi yada yok edilmesi.4. Tohumların 30 dakika 52 °C de sıcak su ile muamele edin, kurutun ve herhangi bir tohum ilaçlaması yapın.Kimyasal mücadele:
Zirai kimyasal ilaç olarak Maneb 80 ve diğer koruyucu fungisitler tavsiye edilmektedir.


GÖVDE YANIKLIĞI
Etmen: Sclerotium rolfsii (syn. Pellicularia rolfsii)
YERİ: yaprak, kök boğazı, gövde, dal, meyve.
BELİRTİ: nemli, sıcak havalarda, tarlada veya serada ferdi olarak aniden solgunluk.
Sararmış yapraklar.
Kök boğazında, toprak seviyesinin üst ve altındaki gövdede kabuk dokularının kahverengileşip çürümesi. Gözle görülebilen beyaz miseller.
Meyve ve dalların toprağa deydiği yerde çürümeler.
Enfekte olan bitkilerde ölmeden önce, gövde ve köklerin hastalanması sonucu solgunluk görülür.
BULAŞMASI: toprak, rüzgâr, su, toprak işleme ekipmanları.
MÜCADELESİ:
1- Budama, yaprak alma gibi işlemlerden sonra koruyucu ilaçlama yapılmalıdır.
2- Hastalıklı bitki ve parçaları plastik torbalara konup imha edilmelidir.
3- Sezon sonu toprak derin işlenmeli, toprak dezenfeksiyonu yapılmalıdır.
4- En az 4–5 yıl ekim nöbeti uygulanmalıdır. Lahana, kereviz, salata, domates ve patates gibi hassas bitkilerle münavebeden kaçınılmalıdır.
5- Seralar sık sık havalandırılarak yüksek nem önlenmelidir.
6- Sık ekimden kaçınılmalıdır.
7- İlaçlama yapılmalıdır.
İLACIN ADI DOZU
PCNB (%18 DS) 10 kg /da
Benomyl (WP) 60 g. /100 lt su
İprodione(WP) 75 g. /100 lt su
Procymidone(WP) 75 g. /100 lt su

19 Nisan 2007 Perşembe


ÖNEMLİ HAVUÇ HASTALIKLARI
1. ALTERNARİA YAPRAK YANIKLIĞI - Alternaria dauci
2. KÜLLEME HASTALIĞI - Erysiphe polygoni
3.
KURŞUNİ KÜF HASTALIĞI - Botrytis cinerea
4. BEYAZ ÇÜRÜKLÜK HASTALIĞI - Sclerotinia scleratourum
5. CERCOSPORA YAPRAK YANIKLIĞI - Cercospora carotae
6. KRATER ÇÜRÜKLÜĞÜ - Rhizoctonia carotae


HAVUCUN BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ
· Havuç odunsu bir kök ve odunsu topak kısmından oluşur.
· Yabani ve iki yıllık bir bitkidir. İlk yıl, yaprak ve etli kök meydana gelir.İkinci yıl çiçeklenir ve tohumlarını oluşturduktan sonra ölür.
· Erkenci, orta erkenci, geçici ve yıllık çeşitleri vardır.
· Havucun çeşidi renk, şekil ve büyüklüğe göre değişir.
· Havuç üretimi ülkemizde en fazla Konya/Kaşınhanı - Ankara/Beypazarı yörelerinde yetiştirilir. Fakat Kaşınhanı üretimi resmi kayıtlara geçmemiştir.



ALTERNARİA YAPRAK YANIKLIĞI Alternaria dauci

GİRİŞ:
• Fungusun zararı olan Alternaria yaprak solgunluğu ilk olarak 1855 yılında Almanya’da tanımlanmıştır.
• Havuç yetiştirilen her alanda, özelliklede ılıman bölgelerde yaygındır.
• Alternaria, gelişimi için koşullar uygun ise havuçta ciddi zarar yaparken maydonozu da oldukça etkilemektedir .

BELİRTİLERİ:
• Havuçta, Alternaria’nın neden olduğu simptomlar Cercospora’ya benzemektedir. Lekeler düzensizdir ve ölü dokular koyu kahverengindedir.
• Küçük koyu kahve-siyah lekeler etraflarında sarı bir şerit ile yaprak kenarları boyunca bulunurlar. Lekelerin çapı ve sayısı artarak sonuçta yaprağı bütünüyle öldürebilirler.
• Ilık ve nemli havalarda, bu ölümler çok daha hızlı bir şekilde meydana gelir ve bitkilerde don zararı gibi gözlemlenir.
• Alternaria, fidelerde çökertene neden olmaktadır. Dolgun, sağlıklı kökler bu türden etkilenmemektedir ancak bu türün yakın akrabası olan Alternaria radicina köklerde siyah çürüklüğe neden olmaktadır.
• Kaşınhanı yöresinde Alternaria yaprak yanıklığı görülmektedir.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Patojen tohum içinde ya da üzerinde taşınabilir.
• Etmen, hastalıklı dokularda ve yabani konukçuları üzerinde kışlayabilir.
• Alternaria genellikle her sıcaklıkta spor oluşturabilmektedir.
• Enfekteli fideler, genellikle inokulum kaynağı olarak görev yapar.
• Fungus, kuru koşullarda havuç petiolleri üzerinde spor üretme yeteneğini muhafaza etmektedir ancak birbirini izleyen ıslak ve kuru koşullarda fungus ölmektedir.
• Sporlar ve miseller su, rüzgar, yağmur ya da mekanik etkenler ile yayılabilmektedir. Sporların az bir kısmı geceleri etrafa yayılsa da asıl yayılış sabah saat 8’den sonra yapraklar kuru, rutubet düşük, sıcaklık ve rüzgar hızı artarken olmaktadır.
• Rutubet, nem ve yağmur çimlenme için gereklidir.
• Gelişim, penetrasyon ve simptomların görülmesi için 8-16 gün gerekmektedir. Eğer ortamda rüzgar varsa simptomların gelişmesi için gerekli olan süre kısalmaktadır.
• Enfeksiyon için gerekli optimum sıcaklık değeri 28°C’dır.
• Fungus pek çok yerde bulunabilir ancak belirtileri sadece yeni yapraklar oluşmadan eskileri öldüğü zaman aşikar olarak görülür.

MÜCADELE:
• Temiz tohum kullanılmalıdır.
• Tohumlar, Thriam solüsyonunda (%2) 30°C sıcaklıkta 24 saat bekletilmelidir. Eğer bu işlem uygulanamıyor ise Thiram tohumlar üzerine serpilebilir.
• Maneb, Mancozeb, Chlorothalonil gibi fungusitlerin 3-4 sefer uygulanması ile hastalık kontrol altına alınabilir.
• Waltham Hi-Color, Orlando Gold ve Hi-Color9 Alternaria’ya karşı toleransı olan çeşitlerdir.

KÜLLEME HASTALIĞI Erysiphe polygoni

GİRİŞ:
• Etmenin Umbelliferae familyasında etkili altı biolojik formu bulunmaktadır.
• Külleme, oldukça yeni bir hastalıktır. İlk kez 1975 yılında California’ da rapor edilmiştir.

BELİRTİLERİ:
• İlk belirtiler keçemsi beyaz lekeler şeklinde başlar, birleşir, büyür.
• Enfekteli bitkilerde ki yaşlı yapraklar etmenin kirli beyaz renkteki miselyum, konidiofor ve sporları ile kaplıdır.
• Uçtaki genç yapraklarda küçük lekeler şeklindedir.
• Daha sonra bu lekeler birleşerek geniş alanlar meydana getirir ve sonuçta bu alanlar bütün yaprağı kaplar.
• Bitkilerde enfeksiyon şiddetli olsa bile sadece kloroz belirtileri gözlemlenir, nekroz meydana gelmez.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Fungus hastalıklı bitki artıklarında ve bulaşık bitkilerin yapraklarında kışı geçirir.
• Hastalıktan ilk olarak yaşlı havuçlar etkilenmektedir.
• Fungus için uygun koşullar, geceleri ya da sabah erken saatlerde en az 12 saat sis olduğu ve sıcaklık değerinin 13-32 °C arasında bir değer olduğu zaman gerçekleşir.
• Tarlada hastalık her yerde aynı anda çıkmaz. Ocaklar şeklinde görülür.
• İlk olarak enfeksiyon merkezlerindeki bitkilerde görülür. Bitki inokulum kaynağına ne kadar yakınsa o bölgelerde çıkış daha önce olur.
• Bunlara enfeksiyon ocakları denir.
MÜCADELE:
• Hastalıktan ari tohum kullanılmalıdır.
• Ayrıca maneb gibi fungisitlerin birkaç kez uygulanması ile küllemeden kaynaklanan kayıplar azaltılabilir.
• Ülkemizde havuç küllemesine karşı kükürtlü ilaçlar kullanılabilinir.
• Diğer küllemelere karşı kullanılan ilaçlar kullanılabilir.
• Bu hastalığa karşı toleranslı varyate bilinmemektedir.
• Külleme ilaçları kullanılırken yayıcı yapıştırıcı katılması gereklidir.

KURŞUNİ KÜF Botrytis cinerea

GİRİŞ:
• Fungus, dünya genelinde kurşuni çürüklüğe neden olmaktadır.
• Etmen genellikle, üç aydan daha fazla süre 0-6 °C sıcaklık değerleri arasında depolanan havuçlarda çürüklüğe neden olmaktadır.
• Bol sporlu ve tek hücrelidir.
• Botrytis, depoda konidilerinin hava ile yayılmasıyla birlikte bir havuçtan diğerine kolayca bulaşabilmektedir.
• Fungus, diğer daha düşük virülensliğe sahip fungusların neden oldukları lezyonları da ele geçirebilmektedir.
• Etmen bir depo patojeni olduğu kadar yaygın olarak tarlada geniş alanlarda da yaygındır.


BELİRTİLERİ:
• Lezyonlar, kökün çeşitli yerlerinde oluşabilse de kökün uç ve tepe kısımlarında daha yaygındırlar.
• Enfekteli dokular, ilk başta açık kahverengi ve sulu bir görünümdedir daha sonra enfekteli bölgeler sünger görünümünü alırlar.
• Hastalıklı dokularda ki havuç hücreleri birbirinden ayrılamaz ve bu dokular sonuçta derimsi bir yapı haline dönüşür.
• Lezyon yüzeyleri, grimsi-kahverengi konidiofor ve konidiler ile kaplanır.
• Uzun süreli depolama periyotlarında miseliyal yığınlar içinde siyah sklerotlar gelişebilir.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Botrytis toprak kaynaklıdır ve çoğunlukla primer inokulum kaynağını oluşturur.
• Kışı sklerot olarak geçirir.
• Enfeksiyon genellikle soğuk ve yağışlı havalarda meydana gelir.
• Enfekteli kökler depoya taşınabilir bunun sonucunda eğer sıcaklık ve rutubet durumu uygun ise sağlam olanlara da bulaşabilir. Depoda sekonder hastalık döngüsü havadaki konidiler vasıtasıyla olur.
• İnfeksiyon ve gelişim 2- 26°C arasında olurken maksimum çürüme 23°C sıcaklık değerinde meydana gelmektedir. Nem oranı %70-90’nın altına düştüğünde infeksiyon oranı da azalmaktadır,%70’in altında ise infeksiyon meydana gelmemektedir.
• Depolama süresi arttıkça havuç köklerinin Botrytis çürüklüğüne olan dayanıklılığı azalmaktadır ve köklerdeki çürüklük oranı artmaktadır.


MÜCADELE:
• Hasat ve depolama esnasında köklerin minimum tahribatına özen gösterilmelidir.
• Depoda 0°C civarındaki sıcaklık fungus gelişimini oldukça yavaşlatmaktadır.
• %75-85’den daha düşük nem oranı hastalık kontrolünde yardımcı olabilir ancak düşük rutubet uzun süre devam ederse köklerde aşırı bir büzülme meydana gelecektir. Depo çatısı kontrol edilmeli ve su sızdırması kesinlikle önlenmelidir.
• Özellikle sıcaklık ve rutubetin uygun olmadığı uzun süreli depolamalarda hasat sonrası thiabendazole, benomyl uygulaması kayıpları azaltmak bakımından önerilir.


BEYAZ ÇÜRÜKLÜK HASTALIĞI Sclerotinia sclerotiorum

GİRİŞ:
• Fungusun neden olduğu bu çürüklük sebze yetiştirilen alanlarda oldukça yaygındır.
• Sclerotinia türlerinin oldukça geniş konukçu kapsamları bulunmaktadır ve birçok sebze türü de bu kapsamda yer almaktadır. Birçok çiçek, çalı ve yabani ot bu hastalıktan etkilenmektedir.
• Hastalık, havuçlarda ilk olarak 1860 yılında Belçika’da rapor edilmiştir.
• Hastalık bütün sıcaklıklarda meydana gelmekle birlikte özellikle subtropikal bölgelerde yaygındır. Etmen çok ciddi olması ve hızlı yayılması dışında depoda da oldukça zararlıdır.

BELİRTİLERİ:
• Sclerotinia’nın neden olduğu lezyonlar karakteristik olup enfekteli bölgelerin üst yüzeyinde pamuksu beyaz miselyumlar bulunmaktadır.
• İlk oluştuklarında bu lezyonlar, Rhizoctotonia carotoe’nin neden olduğu lezyonlar ile karıştırılabilir ancak sonraki lezyonlar çökük ve katı bir görünümdedir.
• Lezyonların yüzeyinde ki sklerotlar Sclerotinia varlığını doğrular niteliktedir.
• Çürüklük tipik olarak yumuşak ve sulu bir çürüklüktür. Bu hastalığı, bakteriyel yumuşak çürüklükten farklı yapan özelliği yapışkan yapıda olmayışıdır.
• Sekonder organizmalar için genellikle Sclerotinia bölgeleri giriş kapısı niteliğinde olup bu organizmalar dokuların daha hızlı yumuşayıp lapa şeklinde yığılmasına neden olmaktadırlar.
• Depolama sırasında yumuşak çürüklüğün oluşumu, hasat esnasında ya da öncesinde enfeksiyonun ürüne bulaşmasına bağlıdır.
• Sağlıklı havuçlar temiz depolama şartlarında hastalığa yakalanmazlar.Depolamada enfeksiyon bazen kasa ya da sandıklarda ki hastalık kalıntılarından dolayı oluşabilir.
• Hastalığın doğa da inokulum kaynağı, fungusun sklerot, miselyum ve askospor oluşturduğu topraktır.
• Fungus, havuçlarda oluşan mekanik yaralardan giriş vasıtasıyla olur.
• Kök yüzeyinde beyaz miselyal tabakalar oluşur, bu tabakalar hastalığın gelişmesini ve yayılmasını sağlar.
• Fungus tarafından salgılanan enzim, orta lameli eritir.
• Hastalıklı dokular, kısa zamanda yumuşak ve sulu bir hale gelirler.
• Sclerotinia’nın sadece serin iklimlerde meydana gelmesi, bu etmenin gelişimi için sıcaklık değelerinin çok önemli olduğunu göstermektedir.
• Misel gelişimi için optimum sıcaklık değeri 18-25°C’dır. Patojenik aktivite için optimum sıcaklık değeri ise 13-18°C arasıdır.
• Fungus gelişimi ve patojenesis için rutubet gereklidir bununla birlikte enfeksiyon bir kez oluştuğu zaman etmenin doku içinde daha fazla gelişebilmesi için gerekli olan nem hastalıklı dokulardan temin edilir.

MÜCADELE:
• Hastalığın geliştiği ve hızlı bir şekilde yayıldığı bölgelerde tahıl ve çim bitkileri ile 3 yıllık rotasyon uygulaması tavsiye edilmektedir.
• Yetiştirilen ürünlere; marul, kereviz, fasulye, kabakgiller ve lahana bitkilerine yer vermekten kaçınılmalıdır.
• Depolamada temiz konteynır kullanılmalı, sıcaklık 0°C civarlarında tutulmalı ve nispi nem oranı % 95’den daha fazla olmamalıdır ayrıca depo çatısından su sızmamasına dikkat edilmelidir.
• Eski kasa ve kullanılan gereçler dezenfekte edilmelidir. Bunlar için formalin, sodyum hipoklorid, bakır sülfat kullanılabilir.



CERCOSPORA YAPRAK YANIKLIĞI Cercospora carotae

GİRİŞ:
• Cercospora yaprak lekesi hastalığı ilk olarak 1889 yılında İtalya da rapor edilmiştir. Daha sonraları etmen dünya geneline yayılmıştır, özellikle kuzey ılıman bölgelerde yaygındır.
• Fungus, Daucus carota, D. maritimus, D.pulcherrimus, D. pusillus, D. hispanicus ve D.gingidium türlerini etkileyebilmektedir.
• Yanıklık genellikle Alternaria dauci’nin neden olduğu yaprak lekelerine benzer şekilde meydana gelmektedir.
• Genellikle Cercospora yanıklık, sezon içerisinde Alternaria solgunluğuna göre daha erken görülmektedir.
• Cercospora yanıklık genç yapraklar üzerindeki etkisi oldukça ağırdır ve bitkiler nispeten genç iken meydana gelir.
• Karşılaştırma yapacak olursak; Alternaria, yaşlı yapraklar üzerinde daha patojeniktir ve genellikle bitkiler olgun hale gelene kadar ciddi şekilde meydana gelmemektedir. Ticari havuç sahalarında Cercospora yanıklığı, Alternaria kadar yaygın değildir.

BELİRTİLERİ:
• Cercospora, yaprağın çeşitli kısımlarında, petiol, yaprak sapı ya da çiçekli kısımlarda zararlı olabilir fakat başlıca lezyonlar, genellikle yaprağın kenar kısımları boyunca oluşurlar ve lateral kıvrılmalara neden olurlar. Yaprağın kenar kısmındaki lekeler, uzun–dar görünümlü iken diğer lekeler dairesel şekillidirler.
• Lezyonların ilk görünümleri toplu iğne deliğine benzeyen nekrotik lekelerdir.
• Bu lekelerin etrafı daha sonraları klorotik bir şerit ile çevrilir. Rutubetli havalarda lekelerin alt yüzünde açık gri renkte spor oluşumu gözlenir.
• Fungus; petioller üzerinde, siyah çizgisel lekelerin geliştiği bölgelerde yoğun şekilde spor oluşturabilir. Bunun sonucunda petioller kuşak şeklini alır ve yapraklar ölür.
• Havuç üzerinde tohumun gelişebileceği çiçekli kısımlar erken enfekte olmuş ise tohum oluşmadan bu kısımlar buruşup büzülürler. Buna rağmen, infeksiyon geç meydana gelir ise Cercospora tohuma girebilir, bu durumda tohum inokulum kaynağı haline gelir.
• Cercospora, sağlıklı köklerde etki edememektedir.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Cercospora, tohum içinde ya da üzerinde, yabani havuç ve konukçusu olan diğer yabani türler üzerinde kışlamaktadır.
• Hastalıklı bitki artıklarından da bulaşabilmektedir.
• Konidiler, rüzğar ve su ile taşınırlar. Bitkiye ulaşan konidiler, gelişerek çim buruları ile stomalardan bitkiye giriş yaparlar.
• Konidi gelişimi için optimum sıcaklık değeri 27°C’dır. Simptomlar inokulasyondan 3-5 gün sonra görülmeye başlanır.
• Konidioforlar, 2-3 µ çapındadır. Sporlar silindirik olup şeffaf renklidirler.

MÜCADELESİ:
• Enfekteli olduğundan şüphelenilen tohumlar Thiram solüsyonunda (%2) 30 C sıcaklıkta 24 saat bekletilmelidir. Eğer bu işlem işe yaramazsa Thiram tohumlar üzerine toz formulasyonda uygulanabilir.
• Bunun yanı sıra 2-3 yıllık rotasyon hastalıkla mücadelede yardımcı olmaktadır.
• Yakın geçmişe kadar varyetelerin bu fungusa karşı toleransları bilinmemekteydi ancak günümüzde spartan varyetelerinin; ( Spartan delite, S.delux, S.fancy, S.bonus, S.classic, S.winner, S.premium) Cercospora’ya karşı toleranslı oldukları bilinmektedir.
• Hastalığın ilk belirtileri görülmeye başlandığı dönemde Maneb, Mancozeb, yada Chlorothalonil gibi fungusitlerin 3-4 sefer uygulanması tavsiye edilmektedir.
• Bulaşık olan yerlerden tohum temin edilmemeli.
• Bu uygulama Alternaria içinde önerilmektedir.

KRATER ÇÜRÜKLÜĞÜ Rhizoctonia carotae
GİRİŞ:
• Krater çürüklüğü, Newyork, Danimarka ve Norveç’te depolamada sık sık görülmekte ve ciddi kayıplara neden olmaktadır.
• Bu hastalık özellikle nispi nem oranının yüksek olduğu zamanlarda depoda ciddi problem oluşturmakadır.
• Newyork’da depoda ki kayıp oranı % 4-10 arasında değişmektedir.
• Rhizoctonia carotae, R. solani’ye benzemektedir ancak bu hastalık sadece havuçlarda etkili olmaktadır.
BELİRTİLERİ:
• Krater çürüklüğü, köklerde küçük, beyaz, hifsel düğümler görünümünde meydana gelmektedir.
• Daha sonra bu düğümlerin altında küçük çukurlar meydana gelir.
• Bu devrede, hastalık kolayca Fusarium kuru çürüklüğü ile karıştırılabilir. Bu çukurlar genişleyerek beyaz misel tabakası ile birlikte çökük kraterlere dönüşürler, işte bu kraterlerden dolayı hastalığa krater çürüklüğü ismi verilmiştir.
• Yüksek rutubetli koşullarda, fungus çok hızlı bir şekilde depoda yayılabilmektedir.

YAŞAM ÇEMBERİ:
• Bu hastalığın yaşamı ile ilgili çok az bilgi bulunmaktadır ancak büyük ihtimalle hastalık toprak kaynaklıdır.
• Hastalık hasattan önce ya da havuçlar depoya konduktan kısa bir süre sonra başlamaktadır.
• Enfeksiyon, depolamadan üç, dört hafta sonra görülmeye başlar. Enfeksiyon köklerin herhangi bir yerinde lekeler halinde meydana gelebilir.
• Simptomlar, yavaş bir şekilde gelişirler ve çoğu kez soğuk depolama şartlarında 1-2 aydan önce fark edilmezler ancak simptomlar görüldüğü zaman hastalık hızlı bir şekilde gelişir ve havuçlar üç haftadan daha kısa bir zamanda değersiz, işe yaramaz hale gelirler.
• Depoda,%100’e yakın nem oranı hastalık gelişimi için optimum değerdir.
• Patojenin gelişimi için gerekli sıcaklık değeri 4 - 24°C arasında değişirken, optimum gelişme sıcaklığı 21°C ’dır.
MÜCADELE:
• Tohum kontrolü, bitkiler arası mesafenin geniş olarak ayarlanması gibi işlemler, üründe oluşacak enfeksiyon oranını düşürmeye yardımcı olabilir.
• Hasat esnasında köklerin tahrip edilmemesine özen gösterilmesi oldukça önemlidir.
• Depo sıcaklığının, 0°C değerinin altına düşürülmesi aşırı kayıpların önlenmesi bakımından önemlidir.
• Hava sirkülasyonu ve nem oranının % 95’in altında tutulması yani uygun depo şartlarının korunması hastalık kontrolü için önemlidir.
• Ürünün taşınması ve depolanması esnasında kullanılan kasa ve konteynır gibi araçların temizliği oldukça önemlidir. Kullanılan bu alet-ekipmana, bir örtü altında yarım saat 100°C sıcaklıkta buhar uygulaması yapılarak steril hale getirilebilir.
• Eski kasa ve kullanılan gereçler dezenfekte edilmelidir. Bunlar için formalin, sodyum hipoklorid, bakır sülfat kullanılabilir.